Haber, Türkiye’de 102. başarılı yılını yaşayan Shell ile ilgiliydi. Küresel çaptaki en yenilikçi teknolojilerinden biri olan, gazdan sıvı elde edilerek dizele alternatif yakıt olarak geliştirilen, Shell GTL yakıtını pazara sunmak üzere tanıttılar. Söylendiğine göre, doğal gaz moleküllerini işleyerek geliştirilen yüksek performanslı çevreci sentetik ürün, alt yapıda değişiklik gerektirmeden mevcut dizel motorlarda kullanılabiliyor.
Uluslararası şirketlerin, ürün geliştirme konusunda tüketicilerin her zaman en iyi ürünlere ulaşmasını sağlayacak çok önemli ve değerli araştırma merkezleri var. Bu merkezler, ürünlerin uluslararası düzeyde akredite olması için bilim ve devlet kurumları ile birlikte çalışıyor. Bizim yeniliklere her zaman açık olmamız gerektiğini düşünüyorum.
Kaybolan fırsat olarak değerlendirdiğim konuya gelince; ülkemizde çok iyi başlayan ama sonra sıradan görülen akaryakıt ürünleri ile ilgili.
Akaryakıt ülkemizde komodite ürün olarak tanımlanır.
Öyle mi olmalıydı?
Yapay Zeka’ya sordum komodite ürün nedir, örnek ver dedim.
Komodite ürün, ‘’kalite veya özellik açısından birbirinden çok az farklılık gösteren, fiyatı, arz ve talep dengesine göre belirlenen standart ürünlere denir,’’ dedi.
Ayrıca marka etkisi düşük, kolay ikame edilen ürünlerdir diye de bir not verdi.
Ekmek böyleydi örneğin, içme suyumuz, eskiden bu denli farklılaşmamıştı.
Şeker, kahve ve daha niceleri, istersek çoğaltabiliriz örnekleri.
Zaman içinde tüketicilerin zevk, istek ve sağlık için mecburiyetleri gereği klasik komodite ürünler farklılaştı. Hepsinin birbirine göre alternatifi var. Suların farklı PH’ı, ekmeğin kepeklisi, ekşi mayalısı, sarı buğdaylısı, çavdar olanı, şekerin beyazı, esmeri vs. liste uzar.
Bizim bir zamanlar komodite dediğimiz ürünler bugün artık fiyatları ile pekâlâ farklı olabiliyor, tüketicinin ihtiyacına göre piyasada satılabiliyor. Çayı atlamamak lazım yazarken aklıma geldi, tek tip çaydan ne duruma geldik. Dünyanın birçok merkezinde değişik çayları tadabileceğiniz harika yerler var. Uluslararası farklı yöntemlerle üretilen çaylardan yapılmış bir lezzet seremonisi yaşıyor insan. Ülkemizde de çok çeşit çay var, tadına, kokusuna göre pek güzel ayrışıyorlar ve farklı fiyata satılıyorlar.
Aldığımızı görüyoruz ya! İşte bu önemli; ben de sonunda oraya geleceğim.
Ya akaryakıt, görmeden aldığımız ürünler!
Sene 1986; ilk performans katkılı motorin piyasadaydı. Performans katkıları şişeler ile tanker gözlerine boşaltılıyordu. Çevreye atılan şişeler çok rahatsız edici oldu. Bunun yerini rafineri ve tesislerin çıkışına merdivenli platformlar kondu, katık buralarda konuyordu tanker gözlerine.
Sonraki aşama ise, rafineri ve terminallerdeki dolum yerlerine otomatik enjeksiyon cihazları monte edilmesiydi.
Dağıtım şirketleri, sattıkları akaryakıt ürünlerini farklılaştırmanın ticari açıdan iyi, teknik olarak da tüketiciyi memnun edeceğini anlamıştı artık.
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununu bekliyorduk, fiyatlar liberal bir rejim altında olacaktı böylece ürün geliştirme konusu daha da genişletilebilirdi.
Serbest piyasaya geçtiğimiz için sevindik. Yakıtın, rafineri çıkış fiyatının hesaplanma formülü oluşturuldu. Dağıtım şirketleri ve bayileri arasındaki fiyat tespitinde kanundan kaynaklanan liberal yaklaşım geçerli oldu. (Sektör sonradan, düzenleyici kurumun pompa fiyatlarına dönük sıkı gözetimine üç kez de direk müdahalesine şahit oldu.)
Batıda örneklerini gördüğümüz gelişmiş akaryakıt ürünlerini biz de, uygun katıklar ile harmanlayıp tüketicilere sunabilecek; hatta rafinerinin o günlerde henüz üretmediği gelişmiş ürünleri bile ithal edebilecektik, örneğin 100 oktan benzin gibi.
Şirketler peş peşe farklı isimler ve teknik özellikleri ile yeni benzin ve motorinlerini pazara sunmaya başladı. Ürünler markalaşıyordu, tank, pompa, alt yapılar organize edildi.
Piyasaya çıktığımız gün, farklı ürün satmaya başlayan bir şirketin, pompa fiyatlarında bir değişiklik yapmadığını; gelişmiş olarak adlandırılan ürün ile satılmakta olan klasik ürünün pompa fiyatının aynı olduğunu gördük. Çok şaşırdık.
Bu uygulama, piyasada her zaman bir kriter olarak algılandığı gibi, teknik olarak inandırıcılığımızın sorgulanmasına neden oldu. Madem ürün daha gelişmişti nasıl aynı fiyata satılabilirdi?
Buna rağmen uzun bir süre, belki bir on sene, farklı fiyatlarıyla farklı ürünler piyasada var oldu, bir süre klasik ürünlerle farklılaştırılmış ürünler, fiyat farkı ile satıldıysa da, düzenleyici kurumun önerisi ile sadece küçük bir fark ile satılabildi.
Gün geldi, düzenleyici kurum bu konunun ciddi olarak ele alınmasını öngörerek, klasik ürün ile farklılaştırılmış ürünün arasındaki farkı sorguladı.
Sektör olarak, ürünlere ait teknik bilgileri, maliyeti ve uygulamadaki titizliğimizi anlatamadık; ya da hepimiz bu konuda aynı değildik, verdiğimiz bilgiler doyurucu olmadı. Not edelim ki, farklı ürün istemeyen bayilerin sayısı pek azınlık değildi ayrıca. Maliyetimiz fark almayı gerektirecek kadar ciddi ise arkasında durmamız, ürünümüzün teknik faydalarını hem tüketiciye hem de düzenleyici otoriteye tartışma götürmez bir şekilde anlatmamız gerekirdi.
Ardından bugünkü standart uygulama geldi. Benzin ve motorin ürünlerinde aynı tür yakıtlar için farklı fiyat uygulanamıyor. Fiyat panolarında aynı yakıt için farklı fiyat gösterilmiyor.
Diğer sektörler, aynı amaca dönük pazarladıkları ürünlerde uyguladıkları farklı fiyatlarının izahını bir merciye yapıyorlar mı, bilmiyorum. Çavdar ekmeği her yerde aynı fiyatta değil. Litresi aynı ama farklı marka sular farklı fiyattan satılabiliyor.
Yakıt ise çok hassas görülüyor. Akaryakıtın fiyatı bir dolu sektörü ve sonunda tüketiciyi etkiliyor.
Tüketiciler; ‘’görmeden aldıkları’’ ürünün fiyatının neden farklı olduğu konusunda hassas olabiliyor, ‘’onu da koysam gidiyor bunu da, neden fazla para vereyim?’’ diye sorguluyor.
Daha gelişmiş yakıtın sağlayacağı koruyuculuğu, daha iyi performansı, teknolojinin sunduğu gelişmeyi isteyen bir kısım tüketici bu arzusuna kavuşamadı. Sektör bu açıdan başarılı sınav veremedi.
Umuyorum ki, Shell örneği çoğalır ve daha gelişmiş, daha çevreci yakıtlarla tanışırız.
Ahmet Mert Yılmaz
Aralık 2025